İnsan Bağışıklık Eksikliği Virüsü (HIV) ve AIDS

Kadınlar için SANAL KLİNİK bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda İnsan Bağışıklık Eksikliği Virüsü (HIV) ve AIDS hakkında detaylı bilgiye ulaştınız. Dilerseniz SANAL KLİNİK kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
İnsan Bağışıklık Eksikliği Virüsü (HIV)
İnsan bağışıklık eksikliği virüsü (HIV) enfeksiyonu, lenfosit olarak adlandırılan akyuvarları yok eden virüsün yol açtığı enfeksiyondur, edinilmiş bağışıklık eksikliği sendromuna (AIDS) ve bağışıklığın bozulmasından kaynaklanan başka hastalıklara yol açar. 

1980'lerin ilk yıllarında epidemiyologlar (hastalıkların sıklığı ve dağılımını etkileyen faktörleri inceleyen uzmanlar) Amerikalı eşcinsel erkeklerde iki tablonun aniden daha çok görülmeye başladığını fark ettiler. Bunlardan biri ender görülen bir kanser olan Kaposi sarkomu, diğeri yalnız bağışıklık sistemi bozulmuş olan kişilerde görülen bir pnömoni formu olan pnömosistis pnömonisiydi. Bağışıklık sisteminin ender görülen kanserlerin büyümesine ve ender enfeksiyonların gelişmesine izin veren yetersizliği AIDS olarak adlandırıldı. Enjeksiyonla ilaç/madde kullananlarda, hemofililerde ve kan nakli yapılanlarda da biseksüel erkeklerde olduğu gibi bağışıklık sistemi yetersizliği olduğu bulundu. Bir süre sonra sendrom ilaç/madde kullanmayan, hemofilili olmayan ya da kan nakli yapılmayan heteroseksüellerde de görülmeye başladı. 

Araştırmacılar kısa zamanda AIDS'e bir virüsün neden olduğunu buldular. AIDS'e neden olan virüsler HIV-1 ve HIV-2'dir. HIV-1 en çok Batı Yarımküre''de, Avrupa, Asya ve Orta, Güney ve Doğu Afrika''da bulunur. HIV-2 Batı Afrika''da AIDS''e neden olan başlıca virüstür, ancak bu bölgedeki pek çok kişide de HIV-1 suşuyla enfeksiyon vardır. 

AIDS salgın boyutlarına ulaşmıştır, Amerika Birleşik Devletleri'nde Ekim 1995'e kadar 500 binden fazla vaka ve 300 bini aşkın ölüm bildirilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü 1996'da tüm dünyada 20 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğunu ve bu sayının 2000'li yıllarda 50 milyondan fazla olacağını tahmin etmiştir.

Virüsün insanda enfeksiyona neden olması için bir tür akyuvar olan lenfositlerin içine girmesi gerekir. Virüsün genetik maddesi enfekte hücrenin DNA'sının içine girer.

Virüs hücrenin içinde çoğalır, sonunda hücreyi yok eder ve yeni virüs parçacıkları açığa çıkar. Yeni virüs parçacıkları başka lenfositleri enfekte eder ve bunları da yok eder.

Virüs dış zarında CD4 adı verilen bir reseptör protein bulunan lenfositlere bağlanır. CD4 reseptörleri olan hücreler genellikle CD4-pozitif (CD4+) hücreler ya da yardımcı T lenfositleri olarak adlandırılır. Yardımcı T lenfositlerinin görevi bağışıklık sisteminin B lenfositleri (antikorları yapan), makrofajlar ve sitotoksik (CD8+) T lenfositleri gibi, tümü de kanserli hücreler ve istila eden organizmaları yok etmeye yarayan diğer hücrelerini aktive etmek ve bunların koordinasyonunu sağlamaktır (bakınız sayfa 812). HIV enfeksiyonu yardımcı T lenfositlerini yok ettiğinden vücudun enfeksiyon ve kanserden korunma mekanizmalarını zayıflatır. 

HIV enfeksiyonu olan kişilerde aylar ya da yıllar süren üç evrede yardımcı T lenfositleri (CD4+ hücreler) kaybolur. Sağlıklı bir kişide CD4+ lenfosit sayısı kabaca bir mikrolitre kanda 800-1300 hücredir. HIV enfeksiyonunun ilk birkaç ayından sonra bu sayı yüzde 40-50 azalabilir. İlk aylarda kişi kanında çok sayıda virüs parçacığı olduğundan başkalarına HIV geçirebilir. Vücut virüsle mücadele etse de enfeksiyonu yok edemez. 

Yaklaşık 6 ay sonra kandaki virüs parçacıklarının sayısı sabit bir düzeye ulaşır, bu da kişiden kişiye değişir. Ancak CD4+ lenfositleri yok etmeyi sürdürecek ve hastalığı başka kişilere bulaştıracak kadar parçacık kalır. HIV enfeksiyonu olan kişinin CD4+ lenfositleri yıllar boyu normalin altında kalmayı sürdürebilir ve yavaş yavaş azalır. AIDS gelişmesi riski en yüksek olan kişilerde virüs parçacıkları düzeyi yüksek, CD4+ lenfosit düzeyi düşüktür. 

Tanı konabilecek AIDS gelişmesinden önceki 1-2 yılda CD4+ lenfosit sayısı genellikle daha hızla düşer. CD4+ lenfosit sayısı bir mikrolitre kanda 200 hücrenin altına düşünce kişinin enfeksiyonlara duyarlılığı artar. 

HIV enfeksiyonu, bağışıklık sisteminin antikor yapan bölümü olan B lenfositlerinin işlevini de bozar, sıklıkla aşırı miktarda antikor yapılmasına neden olur. Bu antikorlar öncelikle HIV'in kendine ve kişinin daha önce teması olan enfeksiyonlara yöneltilir, ancak antikorlar AIDS'deki pek çok fırsatçı enfeksiyona karşı pek işe yaramaz. 
Yazar
En Pratik Kadın
Eklenme Zamanı
8.12.2014 20:40:16
Yorum sayısı
0
İlgili Makaleler
Gribe Yol Açan Virüsler Hangileridir
Gribe Yol Açan Virüsler Hangileridir
Grip Etkeni Virüsler Influenza A  Epidemi ve pandemilerin en sık nedenidir. Bu virüsün yüzey antijeni hemagglutinindeki noktasal küçük mutasyonlar (antigenic drift) 2-3 yıl arayla tekrarlayan epidemilere yol açmaktadır. Değişik influenza virüs tipleri arasında gerçekleşen gen alışverişi sonucunda ise her 10-15 yılda bir büyük çaplı antijen değişiklikleri ortaya çıkmakta...
»» devamını oku »»
Hayatımızda Stresi Arttıran Faktörler
Hayatımızda Stresi Arttıran Faktörler
Stres Yaratan Faktörler Nelerdir ve Nasıl başa Çıkılır? Ilık ve az nemli bahar havası insana huzur ve rahatlık verir. Buna karşılık atmosferdeki ısı ve nem oranı yükseldikçe insanın bedensel gücü azalır. Hareketleri zorlaşır. Çabası, ilgisi, giderek isteği kaybolur. Havadaki ısı ve nem oranı daha fazla yükselirse bitkinlik, halsizlik, yorgunluk artar. Ruhsal yaşantı bozulur....
»» devamını oku »»
Ayak Bakımı ve Sağlığımız
Ayak Bakımı ve Sağlığımız
Ayak Bakımının Sağlığımız İçin Önemi  Yaz aylarında sıcak ve nemli ortamda bakımsız kalan ayakların parmak aralarında kolayca ortaya çıkan mantar hastalığı kaşıntı, kızartı, kabarcıklar ve deri soyulmasıyla kendini belli eder. Yazın sürekli kapalı ayakkabı giymek, ayak temizliğine özen göstermemek ve ayakları uzun süre ıslak ve nemli bırakmak ayakta mantar hastalığının daha...
»» devamını oku »»
Yüksek Kolesterole Egzersiz ve Diyetin Etkisi Nedir
Yüksek Kolesterole Egzersiz ve Diyetin Etkisi Nedir
Yüksek Kolesterol, Egzersiz ve Diyet Yüksek kolesterolde egzersizin faydaları Düzenli egzersiz HDL adı verilen "iyi kolesterolün" düzeyini yükseltir. HDL, kandan LDL kolesterolün uzaklaştırılmasını sağlar. LDL kolesterolün atardamar duvarlarında plak oluşumuna yol açabildiğini hatırlayın.  Kalbinizin de bir kas olduğunu hatırlayın. Diğer kaslar gibi kalbinizi de aktif...
»» devamını oku »»
Çocuk Bakıcılığı
Çocuk Bakıcılığı
Çocuk Bakıcısı Sinemaya gitmek, dostları görmek ya da eşinizle başbaşa sakin bir yemek yemek, artık binde bir kavuşacağınız bir nimet haline gelmiştir; bu ender birliktelikleri, "çocuğum bakıcısıyla güvende mi?" kaygılarıyla berbat etmeyin. İster çalışmayıp bütün gün evde çocuğuna bakan, ister çalışan bir kadın olun, günün birinde çocuğunuza bir gün, bir gece ya da birkaç...
»» devamını oku »»
Depresyon ve Kemiklerimiz
Depresyon ve Kemiklerimiz
Depresyondaki kadınlarda kemik yıkımı daha fazla Orta yaşlı kadınlarda yapılan yeni bir çalışmanın sonuçlarına göre depresyon, kemik mineral yoğunluğunu azaltarak osteoporoz riskini artırıyor.  Ortalama yaşları 41 olan 48 kadında yapılan çalışmada, kadınların yarısında depresyon vardı. Depresyonlu ve depresyonsuz gruplar arasında yaş, ırk, vücut kütle endeksi ve menopoz...
»» devamını oku »»
Yorum Yaz
Yeni Yorum Ekliyorsunuz !
Rumuz (*) Mail Yorum (*) Gönder