İlaca Verilen Yanıtları Etkileyen Faktörler

Kadınlar için İLAÇLAR bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda İlaca Verilen Yanıtları Etkileyen Faktörler hakkında detaylı bilgiye ulaştınız. Dilerseniz İLAÇLAR kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
İlaca verilen yanıtları etkileyen faktörler nelerdir?

İlaçların vücuda giriş ve çıkış hızı bireyden bireye büyük ölçüde farklıdır. Birçok faktör ilacın emilimini, dağılımını, metabolizmasını, atımını ve sonuç olarak da etkisini değiştirebilir. Diğer faktörler arasında genetik farklılıklar, birbiriyle etkileşen iki veya daha fazla ilaç kullanımı veya ilacın etkilerini değiştiren hastalıklar olması nedeniyle bireylerin ilaçlara farklı yanıt vermeleridir. 

İlaca verilen yanıtları etkileyen genetik farklılık
Bireyler arasındaki genetik (kalıtsal) farklılıklar ilaç kinetiğini (ilacın vücuttaki dağılım hızını) etkiler. İlaçlara verilen yanıt açısından genetik farklılıkların incelendiği bilim dalına farmakogenetik adı verilir. 

Genetik altyapıları nedeniyle bazı insanlar ilaçları yavaş metabolize ederler; bir ilaç vücutta birikerek toksisiteye neden olabilir. Diğer insanların genetik yapıları ilaçları hızlı metabolize etmelerini sağlar; ilacın hızlı metabolize olması o ilacın kanda etkili olacak kadar yüksek düzeye hiç ulaşamamasına yol açar. Bazen genetik farklılıklar ilaç metabolizmasını başka yollardan etkiler. Örneğin klasik dozlarda ilaç normal hızla metabolize olabilir; ancak bazı insanlarda ilaç yüksek dozda veya aynı sistem tarafından metabolize edilen başka bir ilaçla birlikte verilirse ilaç sistemde çok yüksek dozlara ulaşarak toksisite oluşturabilir. 

İlacın çok az toksisiteye yol açarak terapötik etki oluşturduğundan emin olmak için doktorlar tedaviyi her hastada ayrı tasarlamalıdırlar. Doğru ilacı seçmeli, hastanın yaş, cinsiyet, beslenme biçimi, ırk ve etnik kökenini dikkate almalı ve dozu dikkatle ayarlamalıdırlar. Hastalık olup olmadığı, başka ilaçların kullanımı ve bu faktörler arasındaki etkileşimler hakkında yeterince bilgi sahibi olunmaması bu süreci karmaşıklaştırabilir. 

İlacın vücudu etkileme biçimindeki genetik farklılıklar (farmakodinamik) vücudun ilaçları etkileme biçiminden (farmakokinetik) daha az karmaşıktır. Yine de, genetik farklılıklar belli gruplarda ve etnik ırklarda özellikle önemlidir. 

ABD''deki insanların yaklaşık yarısında bazı ilaçları ve birçok toksini metabolize eden ve karaciğerde bulunan bir enzim olan N-asetiltransferaz enzim aktivitesi düşüktür. Bu enzim aktivitesinin düşük olduğu bireyler birçok ilacı yavaş metabolize ederler ve bu ilaçlar N-asetiltransferaz enzim aktivitesi yüksek olan bireylere kıyasla kanda daha yüksek düzeylere ulaşır ve vücutta daha uzun süre kalırlar. 

Yaklaşık 1500 kişiden birinde psödokolinesteraz enzimi düşük düzeylerdedir; bu enzim süksinilkolin (anestezi sırasında kasları gevşetmek için geçici olarak uygulanır) gibi ilaçları inaktif hale getiren bir kan enzimidir. 

Hangi faktörler ilaca verilen yanıtı etkiler?
Cinsiyet, barometrik basınç, gastrointestinal işlev, ateş, kimyasal maddelere maruz kalma ve işyerinde maruz kalınan maddeler. Karaciğer işlevi, diyet, stres, emzirme, diğer ilaçlar, Hastalık, kardiyovasküler işlevler, aç kalma, egzersiz, güneş ışığı, yaş, gebelik, bağışıksal işlevler, böbrek işlevi, genetik yapı, aşılama, alkol alımı, kandaki albümin düzeyi, sigara kullanımı, ağırlık, mevsim 

Bu enzim eksikliği yaygın olmasa da sonuçları önemlidir. Süksinil kolin inaktif duruma gelmediğinde, kaslarda (solunum kasları dahil) felç oluşur. Bu durum uzun süreyle vantilatör kullanılmasını gerektirir. 

Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz veya G6PD normalde eritrositlerde bulunan ve bu hücreleri beli toksik kimyasal maddelerden koruyan bir enzimdir. Siyah erkeklerin yaklaşık %10''u ve daha az oranda siyah kadında G6PD eksikliği vardır. Bazı ilaçlar (sıtma tedavisinde kullanılan klorokin, pamakin ve primakin ve aspirin, probenesid ve K vitamini) G6PD eksikliği olan bireylerde eritrositleri parçalar ve hemolitik anemiye neden olur. 

P-450 enzim sistemi karaciğerde ilaçların inaktif olmasını sağlayan önemli bir mekanizmadır. P-450 aktivitesinin düzeyleri ilaçların inaktive olma hızını belirlemekle kalmayıp enzim sisteminin aşırı yüklendiği noktayı da belirtir. Birçok faktör P-450 aktivitesini değiştirir. Bu enzim sisteminin aktivitesindeki farklılıklar ilacın etkilerini fazlasıyla değiştirir; örneğin enzim düzeyleri normal olan insanlarda bir uyku ilacı olan flurazepamın etkileri yaklaşık 18 saat sürer; enzim düzeyleri normal olan bireylerde bu etkiler 3 günden fazla sürebilir. 

İlaç etkileşimleri
İlaç etkileşimleri aynı anda alınan başka bir ilaç (ilaç-ilaç etkileşimi) veya alınan besin nedeniyle ilacın etkilerinde oluşan değişikliklerdir. 

Kombine ilaç etkileri bazen faydalı olsa da, ilaç etkileşimleri genelde istenmeyen durumlardır ve zararlıdır. İlaç etkileşimleri ilacın etkilerini arttırabilir veya azaltabilir ya da yan etkileri ağırlaştırabilir. İlaç-ilaç etkileşimlerinin çoğu reçeteli ilaçlarda ortaya çıkar ancak bazen reçetesiz satılan ilaçlarla da görülür (en yaygın kullanılanlar aspirin, antasidler ve dekonjestanlar=tıkanıklığı gideren ilaçlar). 

İlaç etkileşimi riski kullanılan ilaç sayısına, belli ilaçların etkileşme eğilimine ve alınan ilaç miktarına bağlıdır. İlaçların test aşamasında birçok ilaç etkileşimi keşfedilmiştir. Doktorlar, hemşireler ve eczacılar potansiyel ilaç etkileşimleri hakkında bilgilenerek ciddi problem insidansını azaltabilirler. Referans kitaplar ve bilgisayar yazılım programları bu konuda yardımcı olur. Etkileşim riski ilaç tüketimi ve danışmanlık ile ilaç yazılması arasında koordinasyon olmadığında artar. Birden fazla doktorun gözetimi altında bulunan hastalar en yüksek risk altındadırlar çünkü her doktor hastanın aldığı tüm ilaçlardan haberdar olmayabilir. İlaç etkileşim riski tüm reçeteleri tek bir eczacının yazmasıyla azaltılabilir. İlaçlar birçok biçimde etkileşebilir. Bir ilaç diğer ilacın etkisini iki katına çıkarabilir veya onun emilim, metabolizma ve atım hızını değiştirebilir. 

İlacın etkisini iki katına çıkarıcı faktörler
Bazen aynı anda alınan iki ilaç benzer etkiler oluşturur ve tedavi edici etki iki katına çıkar. Bir kişi aynı etkin maddeye sahip iki ilacı bilmeden aynı anda kullanabilir. Bu durum genelde reçetesiz satılan ilaçlarda görülür. Örneğin difenhidramin birçok alerji ve soğuk algınlığı reçetesinde yazılır; aynı zamanda birçok uyku ilacının etkin maddesidir. Aspirin soğuk algınlığı reçetelerinde ve ağrı kesici olarak üretilen ilaçlarda kullanılır. 

Daha da sıklıkla, benzer ancak tamamen aynı olmayan iki ilaç beraber alınır. Bazen doktorlar buna etkiyi arttırmak için başvururlar. Örneğin doktorlar kontrolü güç kan basıncı yüksekliğinde iki antihipertansif ( yüksek tansiyonu düşüren) ilacı beraber yazarlar. Kanseri tedavi ederken doktorlar bazen daha güçlü etki elde etmek için birden fazla ilaç (kombine kemoterapi=ilaç tedavisi) uygularlar. Ancak doktorlar benzer ilaçları bilmeden yazdıklarında problem çıkar. Yan etkiler şiddetli olabilir; örneğin aşırı sedasyon (uyku hali) ve baş dönmesi hastanın iki farklı uyku ilacı (veya sedatif etkisi olan alkol veya başka bir ilaç) kullanması halinde ortaya çıkar. 

İlaçlara karşıt etkiler
Karşıt etki (antagonist) gösteren iki ilaç etkileşebilir. Örneğin ağrı kesici olarak alınan non-steroidal antienflamatuar ilaçlar (NSAİD''ler) vücudun tuz ve sıvı tutmasına neden olur, diüretikler (idrar sökücü) vücuttaki tuz ve sıvının atılmasını sağlar. Bu ilaçlar beraber alındığında NSAİD diüretiğin etkinliğini azaltır (karşıt etki gösterir veya antagonize eder). Yüksek kan basıncını ve kalp hastalığını kontrol eden bazı ilaçlar (örneğin propranolol ve atenolol gibi beta-blokerler) astım tedavisinde kullanılan belli ilaçlara karşıt etki gösterir. 

İlaç emiliminde değişiklikler 
Ağızdan alınan ilaçlar mide veya ince barsağın cidarından emilmelidir. Bazen besinler veya başka bir ilacın emilimini azaltabilir. Örneğin bir antibiyotik olan tetrasiklin kalsiyum veya kalsiyum içeren besinler (süt ve diğer sütlü ürünler) alındıktan sonraki bir saat içinde alınırsa yeterli derecede emilmez. Belli talimatlara uyulması ilacı aldıktan önceki bir saat içinde veya birkaç saat sonra besin alınmaması veya ilaçların 2 saat arayla alınması- önemlidir. 

Metabolizmadaki değişiklikler 
Birçok ilaç karaciğerdeki metabolik sistemler (P-450 enzim sistemi) tarafından metabolize edilir. İlaçlar vücutta dağılır ve karaciğerden geçer; enzimler ilaçları inaktive eder veya yapılarında değişiklik oluşturarak böbrekler tarafından süzülmelerini sağlar. Bazı ilaçlar bu enzim sistemini değiştirir ve diğer ilacın inaktivasyonunun normalden daha hızlı veya daha yavaş gerçekleşmesine yol açar. Örneğin fenobarbital gibi barbitüratlar karaciğerin enzim aktivitesinde değişiklikler oluşturacağından warfarin gibi ilaçlar bu ilaçlarla aynı anda alındıklarında daha az etkili olurlar. O nedenle, doktorlar bu etkiyi dengelemek için belli ilaçların dozlarını arttırmaya ihtiyaç duyabilirler. Ancak sonradan fenobarbital kesilirse diğer ilaçların düzeyleri şaşırtıcı ölçüde artabilir ve potansiyel ciddi yan etkiler oluşur. 

Sigara dumanındaki kimyasal maddeler karaciğerdeki bazı enzimlerinin aktivitesini arttırabilir. Bu, sigara kulanımının neden bazı analjeziklerin (propoksifen) ve akciğer problemlerinde kullanılan bazı ilaçların (teofilin) etkinliğini azalttığını açıklar. 

Antiülser ilacı olan simetidin ve antibiyotik olan eritromisin ve siprofloksasin karaciğerdeki enzim aktivitesini yavaşlatan ilaçlara örnektir. Eritromisin, terfenadin ve astemizol gibi antiallerji ilaçlarının metabolizmasını etkiler ve bu ilaçların vücutta ciddi düzeylere ulaşmasına neden olur. 

İlaç atılımındaki değişiklikler
Bir ilaç diğer ilacın böbrekler tarafından atım hızını etkileyebilir. Örneğin bazı ilaçlar idrarın asiditesini değiştirir ve böylelikle diğer ilaçların atımını etkiler. Büyük dozlarda C vitamini de aynı olaya yol açar. 

İlaç-ilaç etkileşimleri
Çoğu ilaç vücutta dolaşır; bu etkilerini çoğunlukla belli bir organ veya sistemde gösterseler de, diğer organ ve sistemler de durumdan etkilenir. Akciğerdeki hastalık nedeniyle alınan bir ilaç kalbi etkileyebilir ve soğuk algınlığı için alınan bir ilaç gözleri etkileyebilir. İlaçlar hedeflenen hastalığın dışındaki tıbbi durumları da etkileyebileceğinden doktorlar yeni bir ilaç yazmadan önce hastanın tüm hastalıkları hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar. Diabet, yüksek veya düşük kan basıncı, glokom, prostat büyümesi, mesane kontrolünde gerileme ve uykusuzluk özellikle önemlidir. 

İlaç etkileşimleri riskini nasıl azaltabilirsiniz?

Yeni bir ilaç kullanmaya başlamadan önce gözetimi altında olduğunuz doktora danışın.

Aldığınız tüm ilaçların bir listesini hazırlayın ve bu listeyi doktorla düzenli olarak görüşün. 

Geçirdiğiniz tüm hastalıkların bir listesini hazırlayın ve bu listeyi doktorla düzenli olarak görüşün. 

Kapsamlı hizmet veren bir eczacı seçin ve bütün reçetelerinizi o eczacıya düzenletin.

Yazılan tüm ilaçların verilme amacını ve etkilerini öğrenin.

İlaçların olası yan etkileri hakkında bilgi edinin.

İlaçların nasıl alınacağını, günün hangi saatinde alacağınızı ve diğer ilaçlarla aynı anda alınıp alınamayacaklarını öğrenin.

Reçetesiz satılan ilaçların kullanımı hakkında eczacıya danışın ve aldığınız reçeteli ilaçları ve geçirdiğiniz her bir hastalığı onunla görüşün.

İlaç kullanırken önerilen talimatlara uyun.
İlaç kullanımıyla ilgili olabilecek herhangi bir semptom hakkında eczacı veya doktorla görüşün. 

Plasebo
Latince''de plasebo "memnuniyetle" anlamına gelir. İlk kez 1785''te plasebo kelimesi tıbbi sözlükte "yöntem veya ilaçta ortak yol" olarak tanımlanmıştır. İki baskı sonra plasebo zararsız ve vücutta etki oluşturmayan "hayali" bir ilaç olarak tanımlanmaya başlamıştır. Bugün plaseboların hem iyi, hem de kötü geniş çaplı etkileri olduğunu biliyoruz. 

Plasebolar
Plasebolar ilaçlar gibi yazılan ancak etkin kimyasal madde içermeyen maddelerdir. Gerçek bir plasebonun görünümü tamamen orijinal ilaçla aynıdır ancak nişasta veya şeker gibi inaktif bir kimyasal maddeden yapılır. Plasebolar etkin ilaçlarla karşılaştırma yapılan araştırma çalışmalarında kullanılır. Ayrıca doktorun etkin kimyasal madde içeren ilaç kullanımının uygun olmadığını düşündüğü durumlarda semptomların giderilmesi için plasebo kullanılabilir. Plasebo etkisi hiçbir etkisi olmadığı kanıtlanan tedavi görüldükten sonra semptomlarda değişiklik olması- her tip tedavi sırasında görülebilir (ameliyat, ilaçlar ve psikoterapi). 

Plasebolar hem istenen, hem de istenmeyen çok sayıda değişiklik oluşturabilir veya dolaylı olarak neden olabilir. Plasebo etkisini değiştiren iki faktör vardır. Biri ilaç kullanımıyla ilgili sonuçlara karşı beklenti içinde olmaktır (genelde iyimser beklentiler) ve bazen buna ümit, inanç veya iyimserlik adı verilir. İkinci faktör olan kendiliğinden değişim bazen çok daha önemlidir. Bazen insanlar kendliğinden iyileşirler ve tedavi görmeden sağlıklı hale gelirler. Plasebo alındıktan sonra hasta kendiliğinden iyileşirse plaseboya hatalı olarak paye verilmiş olur. Buna karşılık, plasebo alındıktan sonra döküntü veya baş dönmesi gelişirse hatalı olarak plasebo suçlanabilir. 

Belli kişilik özelliklerine sahip olan bireylerin plasebolara yanıt verme olasılıklarının daha yüksek olup olmadığını belirlemek için yapılan çalışmalarda son derece farklı sonuçlar alındı. Herkes plaseboya belli derecede yanıt verir çünkü hemen herkes bazı durumlarda iyimser beklenti içine girebilir. Ancak bazı insanlar buna diğerlerinden daha eğilimlidir. Plasebolara güçlü yanıt veren bazı insanlar madde bağımlılığı belirtilerinin birçoğunu sergilerler. Doz artışına ihtiyaç duyulması, ilacı almak için dayanılmaz bir istek duyma ve ilaç alınmadığında yoksunluk semptomlarının gelişmesi. 

Araştırmalarda plasebo kullanımı
Her ilaç plasebo etkisi oluşturabilir ve bunlar ilacın içeriğindeki etkin kimyasal maddeden bağımsız olarak iyi veya kötü etkiler olabilir. İlacın gerçek etkisi ile plasebo etkisi arasında bir ayrım yapabilmek için araştırmacılar deneysel çalışmalarda plasebo ile ilaçları karşılaştırırlar. Bu tip çalışmalarda katılımcıların yarısına test edilen ilaç ve diğer yarısına görünümü ilaçla tamamen aynı olan plasebo verilir. İdeal olarak, katılımcıların veya araştırmacıların kimin ilaç , kimin ise plasebo aldığını bilmemesi gerekir (bu tip çalışmalara çift-kör çalışmalar adı verilir). 

Çalışma tamamlandığında test edilen ilaçta görülen tüm değişiklikler plasebonunkilerle karşılaştırılır. İlacın gerçek kimyasal etkilerini tahmin edebilmek için plasebonun etkileri test edilen ilaçla alınan sonuçlardan çıkarılır. Test edilen ilacın etkisinin kanıtlanması için ilacın plasebodan anlamlı olarak daha iyi performans göstermesi gerekir. Örneğin anjina (kalp kaslarına yeterince kan gitmemesi nedeniyle göğüs ağrısı çekilmesi) tedavisindeki yeni ilaçlarla yapılan çalışmalarda plasebo ile sağlanan iyileşme genelde %50''nin üzerindedir. O nedenle, yeni ilaçların etkinliğinin kanıtlanması zorlu bir olaydır. 

Tedavide plasebo kullanımı
Her tedavinin plasebo etkisi vardır ve ilaçlara atfedilen etkiler kişiden kişiye ve doktordan doktora değişir. İlaçlar, doktorlar, hemşireler ve hastanelerle ilgili düşünceleri olumlu olan bir kişinin olumsuz düşünen kişiye (ilacın faydasını reddeden veya advers olay yaşamış olan kişi) kıyasla plasebolara olumlu yanıt verme ya da etkin ilaçlara plasebo yanıtı olasılığı daha fazladır. 

Hasta ve doktor plasebonun faydalı olduğuna inandıklarında olumlu etki sağlama olasılığı daha fazladır. Tedavi edilen hastalık açısından hiçbir tedavi edici değeri olmayan etkin ilaç (artritte B12 vitamini kullanımı gibi) hastalığı hafifletebilir veya etkisi hafif olan bir ilaç (hafif bir ağrı kesici) güçlü etki gösterebilir. 

Doktorlar genellikle kasıtlı ve gizli saklı plasebo kullanımından kaçınırlar (araştırma çalışmalarındakinin aksine) çünkü aldatma doktor-hasta ilişkisini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca doktor hastadaki yanıtı yanlış yorumlayabilir ve hatalı olarak, hastanın semptomlarının fiziksel bir hastalıktan kaynaklanmadığını veya abartıldığını düşünebilir. Diğer doktorlar veya hemşireler de devreye girdiğinde (grup uygulamasında veya hastane ortamında olduğu gibi) doktorların hastaya karşı tutum ve davranışları olumsuz biçimde etkilenebilir ve hile yapılma potansiyeli artar. 

Ancak doktorların plasebo yazmak için basit ve doğrudan yolları vardır. Örneğin kronik ağrıdan yakınan bir hasta potansiyel olarak bağımlılık yaratan analjezik bir maddeye fazlasıyla bağımlı hale gelirse doktor bir plasebo denemesi isteyebilir. Aslında hasta ve doktor riskli ilacın gerçekten gerekli olup olmadığını anlamak için deney yapmaya karar verirler. 

Doktorlar ender olarak plasebo yazsalar da, çoğu doktor birtakım maddelerin hastalığı iyileştireceğine veya önleyeceğine tam anlamıyla inanan hastalarla karşılaşırlar; bu inanışın gerçekte hiçbir bilimsel kanıtı yoktur. Örneğin tonik olarak B12 vitamini ve diğer vitaminleri kullandığı zaman fayda gördüğünü düşünen insanlar ilaçlarını almadıklarında hasta ve sinirli olurlar. Hafif ağrı kesici kullanan insanlara ağrı kesicinin güçlü olduğu söylendiğinde bu insanların ağrıları mükemmel biçimde iyileşir ve ilaçların daha önce kullandıkları herhangi bir maddeden daha güçlü olduğuna inanırlar. Kültürel inanışlar veya psikolojik tutumlar nedeniyle bazı insanlar bilimsel açıdan kanıtlanmamış ilaca veya belli bir dozlama formuna ihtiyaç duyarlar ve fayda görürler (örneğin sadece tablet yeterliyken hastanın enjeksiyon istemesi gibi). Doktorlar bu gibi durumlardan sıkıntı duyarlar çünkü bu etkilerin bilimsel olmadığını düşünürler ve doktor-hasta ilişkisinin potansiyel dezavantajlarını gözönüne alınca bu ilaçları yazma veya önerme konusunda rahatsızlık duyarlar. Ancak çoğu doktor bazı hastaların onlara faydadan çok zarar veren plasebolara (kullanılan plasebonun güvenilirlik sınırının yüksek olduğunu varsayarak) fazlasıyla bağımlı hale geldiklerini farkederler.
Yazar
En Pratik Kadın
Eklenme Zamanı
5.12.2014 08:35:52
Yorum sayısı
0
İlgili Makaleler
İlaçların Uygulanması, Dağılımı ve Vücuttan Atılımı
İlaçların Uygulanması, Dağılımı ve Vücuttan Atılımı
İlaçların uygulanması, dağılımı ve vücuttan atılımı İlaç tedavisi ilacın vücuda alınması (uygulama) ve dolaşıma geçerek (emilim) gereken yerdeki spesifik bölgeye gitmesini gerektirir (dağılım). İlaç idrarla veya başka bir maddeye dönüşerek vücuttan çıkar (eliminasyon).  İlacın vücuda uygulanması İlaçlar vücuda çeşitli yollarla alınabilir. Ağızdan (oral yol) veya vene...
»» devamını oku »»
Olumsuz (Advers) İlaç Reaksiyonları
Olumsuz (Advers) İlaç Reaksiyonları
Olumsuz (Advers) ilaç reaksiyonları nedir? Yaygın bir yanlış inanış ilacın etkilerinin iki kategoride toplanabileceğidir: İstenen veya tedavi edici etkiler ve istenmeyen veya yan etkiler. Gerçekte, ilaçların çoğu birçok etki yaratır ancak doktor bunlardan yalnızca birini veya birkaçını hastasında sağlamak ister; diğer etkiler istenmeyen etkiler olarak düşünülür. Sağlık...
»» devamını oku »»
Antioksidanlar
Antioksidanlar
Antioksidanlar nedir? Hava kirliliği, besinlerdeki kimyasal maddeler, stres ve vücudun doğal kimyasal reaksiyonları vücudumuzdaki hücre zarlarına ve DNA''ya hasara yol açar. Çünkü soluduğumuz hava, yediğimiz ve içtiğimiz besinler, günlük stresler ve hatta vücudun normal oksijen tüketimi sonucunda serbest radikal adı verilen toksik moleküller ortaya çıkar. Araştırma...
»» devamını oku »»
E Vitamini
E Vitamini
E vitamini ve faydaları E vitamini, yapılan çalışmalarda tıp dünyasının dikkatlerini üzerine toplamaya devam ediyor. E vitamini (C vitamini ve beta karoten gibi) "serbest radikalleri" yani bir elektronu eksik olan oksijen moleküllerini tutarak hücrelere zarar vermesini önleyen "antioksidan" özelliğe sahip bir madde. Antioksidanlar bir elektronlarını serbest radikallere...
»» devamını oku »»
İlaç Tedavisine Uyum
İlaç Tedavisine Uyum
İlaç tedavisine vücudun uyumu Tıbben, tedaviye uyum hastanın tedavi planına uyum derecesi olarak tanımlanır. Hasta davranışlarıyla ilgili çalışmalar doktordan reçete alan insanların yalnızca yarısının ilacı talimatlara uygun olarak aldığını göstermektedir. Tedavi planına uymamanın nedenleri arasında unutkanlık en yaygın olanıdır. Ancak esas soru neden insanların ilaç almayı...
»» devamını oku »»
 İlaçlar Hakkında Genel Bilgiler
İlaçlar Hakkında Genel Bilgiler
İlaçlar ve kullanımı Yazılı tarihte yer alan uygarlıklarda yaşayan insanlar hastalıkları önlemek ve iyileştirmek için bitki ve hayvan kökenli ilaçlar kullanmışlardır. Hastalıkla savaşmak ve hastanın ruhsal durumunu ve bilincini değiştirme uğraşı neredeyse yiyecek ve barınak bulma uğraşı kadar temel ihtiyaçlardır. Bitki ve hayvanlardan elde edilen birçok ilaç hala...
»» devamını oku »»
Yorum Yaz
Yeni Yorum Ekliyorsunuz !
Rumuz (*) Mail Yorum (*) Gönder